İzmir – Hatundere – Foça Bisiklet Gezisi

Merhabalar,

Önceki yazılarımda (1, 2) belirttiğim üzere, bisiklete karşı bir süredir çok büyük bir ilgim vardı.

Bu ilgimin artık harekete dönüşmesini istediğimden, bir süredir, rahatça kullanabileceğim, çok da pahalı olmayan bir bisiklet arıyordum kendime. Aradığım bisikleti Salcano‘da buldum. Salcano City Sport 40 Modelini satın alarak bisiklet dünyasına ilk adımımı attım. Tabii ki herkes gibi çocukluğumda bisiklet sürdüm, ancak anne tembihleri üzerine ana cadde üzerinden yolculuk yapamadım.

Salcano City Sport 40
Salcano City Sport 40

İlk Yolculuk

Spor ile pek bağlantım olmadığı için ve bisiklet üzerinde uzun uzun idman yapmadığım için sıfır kondüsyon ile gerçekleştirebileceğim bir yol bulmam gerekiyordu. Benim de aklıma İzban ile Hatundere’ye kadar gidip oradan Foçaya kadar pedal çevirmek geldi. Bir de konuya Foça sevgim de ekleyince kesin tercihim belli oldu. 1 gece kalıp geri dönecektim. Kendime suç ortağı olarak da Lise Arkadaşım Tulga‘yı buldum.

26 Temmuz 2015 günü, sabahın bir vaktinde, bölge metro üzerinden İzban aktarmasını yaparak yola koyulduk.

Malum, hava “biraz” sıcak olduğundan tedbirli davranıp erken çıktık. Yine de bizim İzban’dan inmemiz saat 10’u buldu.

İzmir - Foça Karayolu
İzmir – Foça Karayolu

 

Çanakkale yolu üzerinde bir ileri bir geri 5 km kadar yol gidiliyor bu tabelaya varmak için, tabelayı bulunca tabii ki bir fotoğraf çekelim istedik. Bizim için yolun asıl kısmı başlıyordu, Foça yolu (bilen bilir) hain ve uzun rampalarla doludur.

 

 

 

 

 

Yolda Olmak

Önemli olan varmak değil yolda olmaktır.

Açıkçası yol ile ilgili pek çok şey anlatılabilir. Ancak anlatılabilecek en büyük şey bizim acemiliğimiz.

Kondüsyon eksikliğine bir de acemilik eklenince iki – üç kat daha fazla üzülüyor insan yolda. Nerede durup ne kadar su içmemiz gerektiğini bir türlü ayarlayamadık.

Bacaklarımız yolda et kırmadıysa da, büyük rampaları bisikletin üzerinde değil yanında çıktık.

Köylerdeki camilere girdik.

Aslına bakarsanız, tecrübe ve kondüsyon eksikliği dışında yol son derece keyifliydi. Bisiklet üzerinde giderken, yolun rüzgarını ve tozunu sonuna kadar hissettim. Üstelik şunu söyleyebiliyorum Yol ayaklarımın altından geçti”

Varış

Foçaya girerken, sanki Tour de France’ı kazanmışım gibi sağ elimle gidonu tutarken sol elimi yumruk yapmış havaya kaldırmış sallıyordum. E kolay değil sabahtan beri nerenden baksanız 30 kilometre pedal çevirmiştik.

Foça’ya girer girmez, çocukluğumdan beri hemen hemen en sevdiğim kahveciye gittik. Hani şu balık halinin tam karşısındaki sokakta olan. Orası pek eser.

Aslında kahvecide bir özçekim yapmıştık ancak şuan o fotoğrafa herhangi bir nedenden ulaşamıyorum bulduğumda güncellerim yazıyı.

Foça Bisiklet Gezisi
Foça Bisiklet Gezisi

Akşamüstü saatine kadar kendimize edindiğimiz gölgeden çıkmadık. Ancak bu arada da çadır kurabileceğimiz bir yer aramayı da ihmal etmedik. Bilmeyenler için Foça’da iki tane camping alanı vardır. Birincisi Sazlıca diğeri Acar. Bunların ikisi de hemen hemen 10 km mesafede merkeze ve eğer, gidip yer bulamazsak dönmek bizim için imkasızlaşacaktı.

Farkettiyseniz yazının başından beri bir aksilikten söz etmedim. Şimdi bahsedeceğim şey ise aksilik değil. Rezalet. Evet Salıca camping rezaleti ve Acar camping rezaleti.

İkisini de telefonla arayıp görüştüm. İkisinden de aynı cevabı aldım. “Burası aile kampı arkadaşım, burada kalamazsınız.” Aile kampı ne demek yahu? Biz aile çocuğu değil miyiz? Böylece Salıca Camping ve Acar Camping’in ne kadar rezil, kötü ve kalitesiz yerler olduğunu öğrenmiş oldum.

Kamp yeri için polislerle görüştüğümüzde bize kimseyi rahatsız etmezsek bir sorun olmayacağını söylediler, ki beklediğim cümle buydu. Kadınlar Plajına kamp kurmak için bu işareti bekliyordum.

Arkadaşlık

Bir de arkadaş edindik kendimize, bisikletle ufak geziler yapan Melih bir gece önce gelmiş ve ikinci gecesini geçireceği bir yer arıyordu, biz de bizimle birlikte Kadınlar Plajına gelmesini rica ettik ve aslında çok da güzel oldu.

Bisiklet Arkadaşlığı
Bisiklet Arkadaşlığı

 

Dönüş

Her gidişin bir dönüşü olduğu malumunuz. Ertesi sabah 4:30’da kalktıysak da hazırlanıp yola çıkmamız 6:30’u buldu.

Sabah 4:30'da uyandık.
Sabah 4:30’da uyandık.

Saat 6:30’da aynı yola gidecek olmamıza rağmen Melih’le vedalaştık, onun kondüsyonu rampaları çıkmaya yettiğinden bizi beklemesi saçma olacaktı. Biz büyük dağları yürüyorduk.

Bisikletten Foça Manzarası
Bisikletten Foça Manzarası

Dönüş yolu da İzbana kadar üç saat sürdü. Ardından İzmir’e ve eve döndük.

Nasıldı derseniz, vereceğim tek cevap harikaydı olacak. Dünyayı bisikletle gezen insanları o kadar iyi anlıyorum ki.

Üstelik yolculuk sırasında bir de Kedi Ferdi hikayesi yaşandı ki, bu bambaşka bir yazının konusu. Umuyorum aklımdan çıkmaz da size Kedi Ferdi’yi de anlatırım.

Selametle.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *